Salı, Nisan 17, 2012

-Otizm Farkındalık Ayı- Otizm ve Müzik

    


  Yanılmıyorsam bundan iki yıl önceydi…Okulumuza-bölümümüze- otizmli bir çocuk gelmiş,piyano konseri vermişti. İsmini hatırlamasam da çehresi ve yapmış oldukları aklımdan çıkmayı başaramadı.
     Sadece piyano çalmaya odaklanmış, piyanonun taburesine oturmuştu. Başladı, iyi gidiyordu. Hata yaptı, baştan aldı. Sonra yine,yine…Sinirlenmişti. Bağırır gibi sesler çıkardı. Doğruyu yapana kadar direndi ve mutlu bir şekilde devam etti…
     İki yıl sonra bugün izlediğim Beril de iki yıl önce gelen çocuk gibi otizmliydi. Takım elbisesinin içinde bu işe ne kadar önem verdiğini adeta bağıran bir beden vardı. Üstelik kendi seçtiği ceket-gömlek-pantolon üçlüsü gayet başarılı bir seçim olmuştu. O da belki de tanımadığı ama hayata onunla benzer bakan arkadaşı gibi yalnızca işine odaklanmıştı. Piyano çalmaya gelmişti ve çalmak istiyordu. Güzel başlamıştı, arada hatalar yapsa da çaktırmayıp devam etmeyi seçti. İyisi de buydu zaten. –Durumuna uygun bir nota yazısı kullanan öğretmeni sabırlı görünüyordu. Sabır ve sakinlik önemli şeyler… - Her parçasının bitiminde kalkıp selam veren Beril, tekrar oturup bir sonraki parçayla devam etti. Üstelik önünde notalar(özel olarak yazılmış) bulunmasına rağmen hiç onlara bakmayıp ezbere çalarak bitirdi konserini.
     Konserin ardından konuşan annesi, durumu öğrendiğinde çok şaşırdığını ama çabuk atlatması gerektiğini bildiği için öyle davrandığını anlattı. Hiç konuşmayan, göz temasını da kesen iki yaşındaki bir çocuğu ilk defa doktora götürüşünü ve şimdiye kadar geçen süreci anlattığında sabrına hayran olmamak mümkün değildi.

       Şuan hala yedinci sınıfta kaynaştırma öğrenci olarak öğrenim gören Beril, çok konuşmasa da kendisini ifade edebileceği cümleleri kurmaktan memnun hayatına devam ediyor. İç dünyası ve piyanosuyla konuşarak…

     

1 yorum: